20 Eylül 2020
Bu akşam düzgün uyuyamadım.Uyumadan önce aklımdan binlerce farklı anım geçti.Okulla veya derslerle ilgili bir şey düşünmeden uyuyamıyordum.En sonunda uykuya dalabildikten sonra gece 5-6 defa uyandım.Evde ve aynı zamanda içimde kopan fırtınalardan kaynaklı olmalı hepsi diye düşünüyorum.Yaklaşık 10 tane de rüya görmüş olmalıyım.Sanki sabahlara kadar eğlence mekanlarında sabahlayıp sarhoşluktan kendini unutan biri gibi beynim.Rüyalarımda sık sık yılan saçlı kadını görüyorum.Bilinçaltımda neden bu kadar yer edindiğini anlayabiliyorum ama artık ikimizi de taşımaktan yoruldum.Kimi rüyamda çok iyiyiz önceden olduğumuz gibi,kimisinde bakışları delip geçiyor beni ve bu defa aklındakileri de görebiliyorum;kimi rüyamda da düşmanız hiç olmadığımız gibi.Artık onu sırtımda taşımaktan yoruldum ve en azından kalan güzel şeylerin kabusa dönüşmesini istemiyorum.Birinin gidişinin beni bu kadar etkileyeceğini düşünmezdim,bu yüzden insanlara fazla bağlanmamalıyım işte.
....
29 Eylül 2020
Önceki yazımı bazı sebeplerden yarım bırakmışım ve tabi ki şu an aynı hisleri hissetmediğim için devamını getiremiyorum. Ama hayatımdaki hüznün maalesef hep bir devamı var. Şöyle ki bugün aslında düşündüğüm kadar iyi olmadığımı fark ettim. Belki de düşündüğüm kadar iyi değildi moralim,ruh halim.Bundan da öte,gerçekten beni anlamayan insanların arasında yaşamaktan çok sıkıldım ve beni anlamayan bir insan olmazsa hayatımda ben nasıl bu halimi sonlandırabilirim ki? Hissettiklerimi tam olarak kime anlatmam bekleniyor yani benden? Yok işte,kimse yok.Yokluktan kendime bir insan yaratamam, duygularımı ve durumumu vardan yok edemem, kendimi mi yok edeyim yani? Duygularımın ve duygularımın dışavurumunun tamamen normal olduğunu zannediyordum ama değilmiş. Demek ki normal bir insan ağlama krizlerine girmez; normal bir insan ağlarken gülmek, gülerken ağlamak istemezmiş.
Kendimi aslında o kadar da mutsuz hissetmiyorum ama bir o kadar da, evet, mutsuz hissediyorum. Nasıl üzerimdeki bu buluttan kurtulurum? Gerçek mutluluk nedir? Bana göre mutluluk nedir? Nasıl kendimi daha normal hissedip insanların arasına karışabilirim?
Artık bu sorulardan da o kadar yoruldum ki anlatamam. Dümdüz yaşayıp giden bir insan olmayı çok isterdim. Kafamda ekstralar olmadan,dümdüz yaşayabileceğim bir hayat ne kadar da tatlı geliyor bana.
Düşüncelerimi bir noktadan sonra toparlayamıyorum artık. Hani aracın freni boşalmış bir yerlerden aşağıya düştüğünü hissedersiniz ama arabada bile olduğunuzu unutursunuz ya.
Kafamda aslında çok güzel bir melodi dönüyor ama hissedemiyorum, ne yapsam bilemiyorum, güzelliğini bile izleyemiyorum. O cennetten düşmüş sesi bana bulanık geliyor. Kulaklarıma dinlemesi bir zevk değil de omuzlarıma yine yükmüş gibi geliyor. Biliyorum abartarak duygularımı daha da soyutlaştırmayı ama acılarım somutlaşıyorlar neden? Aslında çok saçma ve tamamen benim büyüttüğüm bir duygu olduğunu biliyorum ama neden hayatımda her zaman yalnız olacakmışım gibi bir his alıyorum?
Piyanodan dökülen hüzünlü melodi ben olabilirim. Hayatım bir film olsaydı 2 saat boyunca herkes ağlardı. Eğer bazen hissettiğim bazı şeyler somut olabilseydi bana gösterecek hiçbir şeyleri olmazdı. Evet, ben de bir piyanistim. Melodileri mutsuzluğumdan döken ve kendimi daha da mutsuz hissettiren, çevremi de kendi karanlığıma boğan bir piyanistim. Sahnem etrafıma sarılmış yalnızlığım. Seyircisiz bir ortamda müziğimi yankılatmaktan çok sıkıldım artık.
Bazen bazı şeyler canınızı çok sıkar ve biri de beni anlasın derken sizinle dalga geçenler bile ortaya çıkar ya hani, gerçi bilmiyorum her insan bunu yaşar mı? Çok sevdiğiniz -siz herkesi çok seversiniz- insanlar sizi aynı zamanda çok üzer ve bir şey diyemezsiniz? Duygularınız birbirine girer, içinizde yumak yumak olur ve sarkar.
Artık bir noktadan sonra uykularım kaçıyor. Ben neredeyse 2 senedir mutlu değilim.Neye,kime değer verdiysem hepsi gitti ve korkarım ki bunun bir sorumlusu da benim. Birine çok değer verince ve gittiğini gördüğümde, verdiğim değerin yüzüme çarptığını gördüğümde bile insanlara değer vermeyi bırak; aynı aptal ve gerçekleşmeyecek hayalleri kurmaktan,kendimi yine bir tasmaya bağlamaktan kendimi alamıyorum. Artık kendimi her insanın hayatımdan gideceğine inandırdım ama umutsuzluğa düşmeyi bırakın onlara daha da çok tutunuyorum.Yalnız öleceğimden çok korkuyorum. Ağlamak istesem bile gözyaşım da gelmez oldu zaten. Bunları okuyan birileri eğer gerçekten kim ve nasıl biri olduğumu biliyorsa muhtemelen tamamen saçma gelecektir tüm bu mutsuzluk. Ama ben daha hayatının başlarında bir genç olarak bu hislerden içten içe, en dip köşelerde kurtulamıyorum neden? Senelerce olmuş bitmiş ve artık olmayan bir şeyin yasını tutamam ama tutmaya devam ediyorum,neden? 2 sene oldu.Artık bazı şeylere son verme vaktim geldi.
Ama...veremiyorum neden?
Artık birilerimin yazılarımı okumasıyla ilgili olan tüm heyecanımı bıraktım; okumasın kimse. Neden birileri bu kadar ümitsizlik ve mutsuzlukta bir şey görsün ki zaten? Okumasın kimse! Görmesin kimse bu kadar aciz olduğumu,tek lafta yıkıldığımı,ayakta duramadığımı.
Ben bir dalgayım. Evet, son defa...Ben bir dalgayım.
Bir inip bir kabarıyorum.Duygularımın yine ben üstüne seriliyorum, yine ben kendimi yutuyorum. Hep bir döngü halindeyim, bazen duygularımın oyuncağı bazen kendime bir zehir oluyorum.Ama asla bir sonum yok, bunun bir sonu yok. "Belki iyisiyle kötüsüyle derler, ama benim bir iyim ya da kötüm yok. Sadece böyleyim işte ve çok yalnızım,mutsuzum." diyen yalnız balina bile belki kol olduğum uçsuz bucaksız, tamamen sonsuz okyanusun bir parçası ve yalnızlığımıza beraber katlanmak için o balinaya bile rastlayamıyorum yüzeydeki kendi savaşım,çırpınışlarım yüzümden.
Ne yapayım şimdi ben? Ne yapayım?
Bu sadece güzel şeyler yazmaya çalıştığım bir yazı değil, benim hayatım.
Artık yarının farklı olması için umut etmeyi bıraktım, sadece umut etmeyi değil, umudun kendisini bıraktım. Bana acı veriyor.
Umarım, umarım adına ve uğruna dualar ettiğim, yalvardığım umudu bu kadar kolay bıraktığım için beni affedersin.
Boşuna olsa da ama,
biliyorum.
Herkesi sevmekten vazgeçemem.