10 Eylül 2020 Perşembe

Akıl Hastanemden Taburcu Olmak,Geri Dönüş

 Merhaba,yine ben,İlkay.

Aylarca yazmadığım için içimde büyük bir suçluluk duygusu var aslında ama sadece yazamadım.Karantinada eve tıkılıyken kendimi dinlendirebildim,zihnimi sakinleştirebildim her şeyden uzak kalınca.Her şeyi boşvermiş halde her gün yatarken ve kendinizle ilgili sorunları başınıza dert ederken çok fazla bir şeyler hissedip yazı yazamıyorsunuz ne yazık ki.

Son duygularımın üzerinden çok zaman geçti.

Önceden bahsettiğim çoğu şeyin üstesinden gelmiş gibi hissediyorum kendimi yazdıklarımı okuyunca.Artık yazılarımı bilenler var,beni bilenler var,içimdeki suçluluk duygusundan kurtuldum,çevremdekilere uyum sağladım.

Artık yarının farklı olmasını değil,aynı olmasını ister oldum. "Her şey bu şekilde güzel kalsın,dengeli kalsın.Arkadaşlarımla bugün de konuşabileyim,içime kapanmayayım.Bugün de hayatımda herkes olsun."

Sadece birkaç ay içinde bile bu kadar değişebiliyormuş insanlar demek ki.

Aslında eskisi kadar güzel yazabileceğimi zannetmiyorum,içim boş.Her şey güzel olunca,insan acı çekmeyince yazılara veya resimlere dökülen ruh ilerlemiyormuş demek ki.Ne ironik.Zaten günümüzde kitapları rafların en görünen yerlerine yerleştirilen yazarların çoğu şimdi ölmüştür;yaşarken de hayatları durmadan devam eden acılarla doludur.İçimin boş olduğunu söylemişim önceden,o zamanki ben bir de şu anki bene bir baksın.Durumumdan şikayetçi değilim artık biraz bile olsun acısız bir hayat yaşadığım ve huzur bulduğum için ama hiç olmadığım kadar boş da hissediyorum.Sanki hayatta tasalanacak hiçbir şeyim yok,sanki dünya hep kiraz çiçeklerinin döküm zamanındaymış gibi güzel,sanki ben dünyanın en mutlu insanıyım ve sadece şu anda bulunduğum anda yaşayabilirim.Ne gülünç.

Beni yanlış anlamayın,mutluluktan mutsuz olduğumu anlatmaya çalışmıyorum.Sadece sanki bir şeyler doğru değil.Bu da mutluluktan korkmak herhalde.

Belki bu yazıyı okurken bile anlarsınız "Bu yazarın işi bitmiş..." diye.Ama şu an neyi kazanırken neyi kaybettim onu bile bilmiyorum,o yüzden zamanla anlamak istiyorum her şeyi.

Bu yazının başına neden geçtim bilmiyorum.Beni ne rahatsız ediyor bilmiyorum.Belki de çok açgözlü bir insanım ve sahip olabileceğim her şeye sahip olmak istiyorum.Evet,işte bu;ben çok açgözlüyüm.Belki maddi değil ama manevi.Ruhum aç.Neden böyle oluyor,sorunum ne bilmiyorum.

"Kiraz çiçekleri dökülüyordu dünyaya,mevsimlerden tabi ki ilkbahardı.Rüzgar bile mutluydu sanki ve aramızda hafif hafif dans ediyordu.Güneş bile mutluydu ve yaz aylarında olduğunun aksine kızgın,kış aylarında olduğunun aksine küskün değildi.Kalbim bile mutluydu.O coşkulu mutluluğuyla beraber içime hayat pompalamak istiyordu. 'Hadi gidip gezelim,koşalım,güzel manzaralar görelim.' diyordu içimde pıtır pıtır.Derin bir nefes aldım.Başımı sağa çevirdim.

Denizler,okyanuslar ve akarsular...hepsi bir yere akıtmıştı şen renklerini.Bana gülümsüyordu hepsi.O anlatılamayacak maviliği siyah kaplıyordu ama aynı zamanda. 'Acaba içi de siyah olduğundan bu denli dışına vurmuş?' diye düşündüm.Kapkara içi ve dışı bile güzeldi.

'Özlediklerin mi aklına geliyor?' diye sordu maviliğim. Düşündüm. En son ne zaman birini özlemiştim?Sonra kalbim beni dürtükledi yine tatlı tatlı.İçim ısındı.Duygusuz değildim tabi ya!Özlemiştim birilerini.Maviliğin büyüsüne kapılınca unutuyor tabi insan.

Seni özlemiştim,maviliğim.Beni arayan birilerini özlemiştim.Yılan saçlı birini özlüyordum ama itiraf etmek istemiyordum ne kendime ne başkalarına.Her gece konuşmak istediğim birilerini özlüyordum.En yakınlarımı tam yanımda olsalar bile özlüyorum ama bir araya gelince sevgimizi paylaşmak ve özlem gidermek yerine birbirimizi hiç sevmiyorcasına nefret kusuyoruz biz.Ben de yapıyorum,iflah olmazım.

Bu kadar şeyi özlemek onları çok sevdiğim anlamına mı gelir yoksa onlara asla layıkıyla davranamadığım için benim kötü bir insan olduğumu mu gösterir?Kendi duyguların hakkında bilmişlik taslayıp lafı oraya buraya çekiştirmek kolay tabi.Önemli olan başkalarını da duygularına ortak edebilmek ve onlara ortak olabilmek.Ben hep yapayalnız yaşıyorum.

'Çok düşünüyorsun bence.Sevmek istediklerini sev pişmanlıklarını istersen yüzlerine fırlat.Neden harika olduğunu anlamıyorsun anlamıyorum.'

Gülümsedim.Nasıl ne düşündüğümü bilebildi sanki o da kafamdaki bir ses değilmiş gibi?!İçimde harika olduğumu düşünen tek kişi sensin maviliğim çünkü sen benimsin,her şeyimsin.

Son kiraz ağacı da yapraklarını dökerken merak ettim;-kalbimin yakıtı güzelliklermişçesine beni ısıtmayı bırakmıştı,pıtır pıtır etmiyordu artık- senin de mi ömrün bir çiçek kadardı?"










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder