Merhaba,
Uzun zamandır hiçbir şey yazmadığımı ve konuda çok fazla paslandığımı biliyorum. Üzgünüm, artık üzüldüğümde bile kendimi kelimelere boşaltmak gelmiyor içimden. Hayal gücüm de bitme eşiğinde ne farklı dünyalar kurabiliyorum kafamda ne de güzel günlerin hayalini kurabiliyorum. Kısacası çoğu anlamda bittiğimi söyleyebilirsiniz.
Bugün, bu saatte peki neden buraya gelmiş olabilirim? Üzgünüm bugün süslü cümlelerimi veya derin acılarımı göremeyeceksiniz, sadece bazı bıkkınlıklarımı anlatmaya geldim. Neden burayı seçtiğim konusunda da, hissettiklerimi tam anlamıyla anlatabileceğim bir insan olduğunu düşünmüyorum hayatımda. Sadece, sadece bazı basit cümlelerle ne kadar sıkıldığımı anlatmak istiyorum. Eğer bu yazıyı bir şekilde okuyorsanız, şimdiden çok özür dilerim böyle şeyler okuduğunuz için. Ama eğer okuyup da birazcık duygularımı bilmek isterseniz, çok teşekkür ederim şimdiden çünkü belki çok uzaklarda birilerinin en içten duygularımı bilmesi beni bir nebze rahatlatacak.
Bazen içimde nedensiz bir sıkıntı oluşuyor. Ama hayır, nedensiz değil. İnsanlara hep duygularını kendilerine itiraf etmeleri gerektiğini söylerim. İçimizde bizim bile inkar ettiğimiz bazı şeyler yatıyor, eminim farkında olmasalar bile çoğu insan yaşıyordur aynı şeyi. Dışarı çıkmıştım, deniz kenarına gitmiştim, ansızın benim de belki de uzun zamandır sakladığım duygularımı fark ettim. Mutluydum o sırada çünkü, herhangi bir bariyer örmemiştim kendime. Fark ettim ki ben her şeyin çok farkında olmaktan yoruldum. Yaşıtlarımın çoğu gibi tasasız bir şekilde bakamıyorum hiçbir olaya. Çünkü kendi durumumun çok farkındayım. Sanki herkesin sarhoş olduğu bir dünyada tek ayık insan benmişim gibi bir his olabilir bu. Yaşanan veya yaşanması planlanan bir işin kendim için ötesini de görüyorum ve gerçekten üzülüyorum. Üzülüyorum çünkü hiçbir şey pürüzsüz, sorunsuz veya geri tepmesiz geçmiyor benim için. Zamansız ve beklenmedik anlarda ağlayasım geliyor. Bugün sahilde yanıma çok tatlı bir köpek geldi. O ana kadar zaten gözlerim dolu dolu güneş gözlüğümün arkasına saklanmıştım ve benim de belki biraz kötü bir huyum vardır: hayvanlara olan sevgim taşma eylemi gösteriyor. Köpeği sevmeye başladığım an gözyaşlarım benden koptular. Ne acı. Belki mutlu olabileceğin bir anda tüm duygularını bir gözlüğün arkasına saklayıp ağlamak; ne acı. Bu hale düşmem bile beni gerçekten üzüyor. Kimsenin gözyaşlarımı görmesini istemiyorum çünkü biliyorum onların kimsenin gözünde bir değeri yok.
Bazen insanlara verdiğim değeri neden kendim alamıyorum diye düşünüyorum. Cevabı benimle ilgili galiba. İnsanlar duygularını göstermekten çekinmiyor ve ben, çok samimi olarak söylüyorum ki içimden gelerek onlara yardım ediyorum. Ağlayacak bir omuz veriyorum. Benim de aynı muameleyi göremememin tek sebebi duygularımı göstermemem. Hep gülüyorum. Çünkü korkuyorum. Ben başkalarına dayanmak zorunda kalırsam belki beni sevmezler? Belki benim onlara verdiğim destek yetmez? Ya duygularım alay konusu olursa? Ağlayan zayıf tarafımı birilerine gösterirsem belki faydalanırlar bu yanımdan?
Aslında korkaklık ettiğimi biliyorum ama insanlara da güvenmiyorum. Ben kendi verdiğim sevgiyi ve değeri başkalarından beklemeyi bırakalı çok oldu. Çünkü kimse ben gibi hissetmiyor, kimse başka birine karşı o kadar nazik olmak istemiyor.
Belki biraz fazladan bilgi olacak ama biliyor musunuz bugün sahilde köpekle yaşadığım o olayın aynısını bir kere daha yaşamıştım. Kedilerle dolu bahçesi olan bir kafeye gitmiştim. Yavruluktan yeni yeni çıkan turuncu tatlı bir kedi kucağıma yattı ve saatlerce uyudu. O kedinin kucağıma kıvrılıp yatışı, kucağımdaki o varlığı, o tatlı mırlama sesini hatırladıkça hala gözlerim doluyor. Ben yanımda olan kişinin -veya hayvanın- her şeyini hisseden bir insanım. Ve belki de küçücük bir kediden hissettiğim o sıcaklığı insanlardan hissedemiyorum. O kedi kucağıma yattığında dakikalarca yine kimseye fark ettirmeden ağlamıştım. Bir insanın da aynı şekilde varlığını hissetsem bir kerecik bana hayatım boyunca yeterdi herhalde. Gerçekten çok bir şey istemiyorum, sadece bir dakikalık bir sarılma yeterdi.
İşte o an senelerdir beynime kayıtlı olan kendi hayal dünyam devreye giriyor. Belki size tuhaf gelebilir ama hayır, şizofren değilim fakat kafamda bana o sıcaklığı veren bir insan yaşatıyorum. Onu hayal ediyorum, onunla yaşıyorum. Benim hakkımda gerçekten endişelenen birisi. Derdimi söylemeden hisseden birisi. Varlığı, gülüşü sıcacık birisi. Gerçekten ihtiyacım olan o sarılmayı veren birisi.
Hani bir film vardı ya: bir yazarın hayal ettiği karakter gerçek oluyordu. Bazen deli deli dualar ediyorum benim hayalim de gerçek olsun diye. Böyle bir insan bulmadığım sürece kimseye güvenebileceğimi ve rahat hissedebileceğimi düşünmüyorum. Gerçekten çok korkuyorum. Önümde örneği var, ya gerçek olursa diye. Ömrümün sonuna kadar hasta ve mutsuz olacağım, bana kimsenin değer vermediği bir hayatı yaşamak istemiyorum. Gerçekten çok sıcak bir insan olduğumu düşünüyorum, birinin bana tek adımı bana on adım attırır. Çok da kolay biriyim; mutlu etmesi kolay, üzmesi kolay...
Bazen hayatıma dair tek fikrim "bilmiyorum..." oluyor. Gerçekten bilmiyorum. Ben neden böyleyim, neden böyle yapıyorum, neden mutsuzluk bana hep çok yakınmış gibi hissettiriyor, neden kendime bunu yapıyorum?
Keşke uzaklarda bir yerde hayal ettiğim şey gerçek olsa.
Keşke insanların hayatında "birisi" olmaktan fazlası olsam, gerçekten değer verdikleri birisi olsam.
Keşke hayalim beni bulsa.
Bir de keşke bir köpeğim veya kedim olsa. Hatta ikisi de olsa. Böyle çok yalnızım.
25.05.2021